8 Ocak 2008 Salı

Kamboçya, Phnom Penh...

Kamboçya, Phnom Penh,
Angkor Wat dönüşü bir kaç günümü burayı dolaşmaya ayırmıştım. Hatta günlerimi ayarlayabilseydim buradan Vietnam’a da geçmeyi düşünüyordum, ancak iade edilmesi mümkün olmayan Tayland’a dönüş biletim olduğunu acentadan öğrendiğimde bunu yapamadım.
Kamboçya bölgenin en yoksul ülkelerinden biri, kişi başı senelik geliri 300 USD., varın gerisini siz düşünün. Bunu öğrendiğimde sokaklarda fındık fıstık misali çerez gibi satılan çeşit çeşit kurtların, böceklerin örümceklerin neden bu kadar yaygın olduğunu anlamak hiç de zor değil. Bizlerin görmeye bile tahhammül edemediği 6 veya 8 bacaklı böceklerin yoksulluktan dolayı keşfedilip halkın kültüründe yer ettiğini düşünüyorum. Başka ne sebep olabilir ki??

Ancak merak etmeyin, biz gezginler için alıştığımız türde yemek bulmak oldukça kolay. Zaten bu tür şeyler sokak’da satılmakta. Yanlışlıkla yemenize olanak yok, mideniz kalkmasın.
Kamboçya denince çoğunuzun aklına Kızıl Kmer, Pol Pot gibi isimleri çağrıştıracaktır. 1979 larda sebep olduğu katliamların olumsuz etkilerinden sıyrılmaya yeniden ayağa kalkmaya çalışan bir ülke. Yolculuk sırasında tanıştığım Çinli bir Malezyalı, çalıştığı şirketin hedef olarak ülke halkının senelik gelirinin 700 USD a çıkartılmasına nasıl bir katkıda bulunup üstlendikleri projeleri anlatıyordu. 300 dolardan 700 dolara.. !!! Üzerinde düşünülmesi gereken bir hedef. Senelik gelirden bahsediyorum, aylık değil.
“Ölüm Tarlaları”, hani John Malkovich in başrolünü oynadığı, çoğumuzun bildiği bir film. Çok değil, 20 sene öncesine ait dönemi anlatan bir yapım. Onlar da sokaklarda adım başı satılan Lonly Planet dizileri gibi sigara parasına satılmakta.
Pol Pot döneminde şehrin göbeğinde kurulmuş olan Tuol Sleng, diğer adıyla sorgu merkezi, Ölüm Tarları’na gitmeden önceki son durak. Resmi kayıtlara göre Yabancı Ülke Elçisinden bebeklere kadar 16 bin kişi sadece burada katledilmiş, tahmin edilen 20 bin kişiden daha fazla. Sırf gözlük kullandıkları için aydın olarak kabul edilip öldürülenler, kendi ailesini tutklayan çocuklar, derisinin rengi farklı olanlar, öğretmenler, profösörler ve daha niceleri. Askeri okul olarak kullanılan bu yapı Pol Pot döneminde sorgu merkezine dönüştürülmüş.
Burada ölümün kokusunu hala hissedebiliyorsunuz, duvarlarda öldürülen kişilerin fotoğrafları, camekanlı bölmelerde elbiseleri ve kemikleri. Burayı gezdikten sonra 16 km uzaktaki ölüm tarlalarına gitmeyi pek göze alabileceğiniz sanmıyorum. Çünkü orada buradan çok daha fazla bir dram ve acı sergilenmekte. Topraktan fışkıran insan kemiklerini ya da elbise parçalarını görmek pek iç açıcı olmasa gerek.
Mekong nehrinde şehir merkezinin karşı kıyısı yoksulların ve yine yoksul Vietnam’lı ların yaşadıkları yüzen evler, daha doğrusu kayıklar ile dolu. Nehir teknesi ile kısa süreli bir nehir gezisi buradaki yoksulluğu da görmenizi sağlayacaktır. Vietnamlıların bu ülkeye çalışmak için geldiklerini öğrendiğimde Kamboçya’nın gelişmekte olduğunu anlıyoruz. Ancak bölgedeki diğer ülkeler ile kıyas edildiğinde uzun bir yolları olduğunu göreceksiniz.Pol Pot döneminde yaşanılan sıkıntıların bitirilip ülkenin barış içinde yeni bir yaşama başlayabilmesi için silahların bırakılması ve barış içinde yaşanabilmesi hedeflenen ülkede, bu amaca yönelik afişler ve ana caddelerinden birindeki ucu düğümlenmiş tanabanca anıt gözden kaçmayacaktır

Kamboçya; Phnom Penh ve tabi ki Angkor Wat, eğer bu taraflara yakınsanız görülmeye değer.
Hayallerinizi ertelemeyin,

Ali Akyol