1 Aralık 2008 Pazartesi

YOL NOTLARI-7

GÜZEL ANLAR-1

Bir Tamil yerlisi, iki Sih , bir Çinli kari koca, yine Çinli bir narkotik komiseri ve ağır mı ağır bir abi (hani kurtlar vadisi görünüşlü ama kılığı tamamen alakasız) gecenin oldukca ilerlemis bir saatinde, Kuala Lumpur’un yeni gelişmekte olan Sentul mahallesindeki bir sokak restoranında hep birlikte masanın etrafinda oturuyorlardi. Bir de ben vardim aralarinda. Bu fotoğraf aslında gecenin sondan bir onceki şekli idi.

O gun Kuala Lumpur’luların hafta sonlarını geçirmek icin gittikleri balıkçı köylülerin yaşadığı Ketam adasına gitmeye karar vermiş, monoray, tren ve hızlı bot gibi tüm ulaşım araçlarını kullanarak sonunda adaya ulaşabilmiştim.

Gördüğünüz gibi tum köy balıkçılık ve deniz urunleri ile geçiniyor. Bir kaç fotoğraf çekip köyü tanıdıktan sonra bu leziz ürünleri tatma sırası gelmişti. Oturduğum sokak restoranında daha bir kaç dakika ya geçmiş ya geçmemişti ki yan masadan “yalnız oturacağına katılmazmıydın bize?” diye bir teklif gelince soluğu biram ile birlikte yan masada aldım.

Önce masadaki en yaşlıdan başlayalım Sn. Bay Balbeer, kendileri 86 (seksen altı) yaşında, oğlu Judge Amerika’da yaşıyor ama her altı ayda bir geliyormuş buraya. Hayır hakim değil inşaat mühendisi kendisi. Beni davet eden de Judge’nin arkadaşı Singam. Başta saygıdeğer Balbeer olmak üzere hepsi beni çok sevdiler.

Malum olduğu üzere yanildi içildi, memleket konuları konuşuldu, gerek Malezya gerek Türkiye irdelendi analiz edildi, yanlış bilinen şeyler düzeltildi ama viski bitirilemedi, bari hızlı bottan önce bitirelim dendi, yine bitirilemedi, bunun üzerine yazının en başındaki ortama davet edilindi.

Bu restoranda hemen herkes yemek yiyor. Servisi yapan Bengaldeşli Zahir acilen tanıştırıldı ve dendi ki “bizi nasıl biliyor ve tanıyorsan aha bu Türk arkadaş da bizdendir bize gösterilen ihtimam ona da gösterile, biz ne isek o da odur” dendi. O andan itibaren Zahir in yakın koruma ve ilgisine maruz kaldım. Mesela; bildiğiniz gibi Hindular dana veya inek eti yemiyorlar ama domuz eti yiyorlar. Yol arkadaşlarım ortaya bir çorba ısmarladılar, Zahir ortaya çorbayı getirdi, küçük çorba kaseleri ile kaşıkları getirdi ve ben hariç herkese servis yaptı, sonra yanıma gelip kulağıma eğildi “this is not halal food for you” dedi ve gitti. Yani nasıl bir korumadır görüyormusunuz ama bir yandan da paso içmekteyiz.

Tabi başkaları da aynı uslüp ile tanıştırıldı. Hani masada outran şu diğer kişiler. Siz anladınız ne anlatmak istediğimi !!!

Evet bu restoranda Malezya’nın tüm renkleri yanyana. Budisti, Müslümanı, Malayı, Çinlisi, Hindusu, Pakistanlısı ve yakın çevredeki aklınıza gelen tüm ülkelerden tam bir kozmopolitlik yapıda, biraz karmaşa içinde ama tek bir bayrak altında yaşıyorlar.

Gece uzadıkça uzadı, çok şeyler konuşuldu ve kişiler tanıştırıldı, Halal yemekler de yenildi, şişeler boşaldıkça doluları da geldi. Özetlersek….. güzel anlar yaşanıldı, güzel dostluklar kazanıldı.

Sevgili Balbeer, sevgili Jugde ve sevgili Singal, göstermiş olduğunuz konukseverlik ve ihtimam bizim geleneksel olarak gösterebileceğimizi aratmayacak hatta çok daha iyi türden idi. Her şey için tekrar teşekkürler. Mutlu yaşayın, uzun yaşayın.

Ali Akyol

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Güzel gezmeler dileyecegim.. Dönüşünde canlı canlı dinlemeyi tercih ederim..Ama sanıyorum güzel hayat deneyimi oluyor..Şimdiden tebrikler